Hızlı yaşar olduk, çok hızlı. Belki hız kendi hızımız değil, belki biz sadece seyirciyiz. Belki seyirci olmak istemiyoruz ama akıp geçiyor olaylar, etki edemiyoruz, derenin dibindeki bir taş parçasını görüp uzanmak ama yetişememek gibi. Böyle zamanlarda (ne diyeyim işte biliyorsunuz hepiniz), iç sıkıntısını gidermek için mutfağa girse dahi insan, yapıp ettiğini sözcüklere dönüştürmeye mecal bulamayabiliyor. Bulsa da anlamsız geliyor şunu yaptım bunu ettim demek. Canlar giderken, insanlar çaresizlik içinde kıvranırken sizin mutfağınızdan çıkan bir yiyeceği sermeniz tezgâha, ayıp gibi geliyor. Ne önemi var ki? Yok gerçekten, hiç bir önemi yok. Ama bu işin sonu da yok. Bazen çıldıracak gibi oluyorsunuz, çığlık atmak istiyorsunuz. Patlıyor öfkeniz. Sonra dönüp bakıyorsunuz. Belki de günlük akışa dönmek gerek. Belki yapmamız gereken tek şey kabulleniş. Belki ihtiyaç duyduğumuz şey çıldırmamızı engelleyecek bir tatlı. Ne diyorum ben? Ne diyorum sahi. Saçma her şey. Hepsi saçma. Gerçek olan tek şey var, o da yaşam. Yaşamı da bir nefes alış verişine indirgeyebilsem, sadece ondan sorumlu olsam her şey düzelecekmiş gibi geliyor. Size de öyle geliyor mu bazen? Hırslanıyorum yine de. Hırsımı mutfaktan çıkarıyorum. Gerçeğini yapsam biliyorum ki çok yağlı gelecek, çok ağır gelecek. Oysa ben browni yemeyi seviyorum kahvenin yanında. Öyleyse çakmasını denemek bir çözüm olabilir. David Lebowitz'in şu linkteki tarifini seviyorum aslında. Onun üzerinden yeni bir tarif yaratabilirim. Şeker yerine yarım bardaktan az keçiboynuzu pekmezi, önerilen miktardaki tereyağ yerine bir tatlı kaşığı tereyağ ve bir kaç çorba kaşığı süt kaymağı ile denesem? Gerisi hemen hemen aynı. Sadece "cheesecake browni" yapmayacağım için sondaki malzemeleri kullanmayacağım. İki köy yumurtası, yarım bardak (70 gr) tam un, 1 çorba kaşığı kakao, yarım bardaktan az pekmez, bir tutam tuz, bir çay kaşığı kadar vanilya ekstresi, bir tatlı kaşığı Ortadoğu mutfaklarında çokça kullanılan narenciye çiçeği suyu, dediğim miktarda yağ ve kaymakta eritilmiş 200 gr bitter çikolata (kuvertür çikolatası) ile hazırladığım hamuru yağlı kağıt yaydığım kare borcama döküp üzerini düzeltip doğru fırına. Bazı günler Absürdistan'ın gündeminden uzaklaşıp kendi gündemini yaratabilmek de güzel. Bu gündem bir hafta boyunca kahve yanında yiyeceğin çakma browninin yaratılmasından ibaret olabilir. Olsun. Ölesiye çığlık atmaktan iyidir.
Saturday, April 5, 2014
Çakma browni
Hızlı yaşar olduk, çok hızlı. Belki hız kendi hızımız değil, belki biz sadece seyirciyiz. Belki seyirci olmak istemiyoruz ama akıp geçiyor olaylar, etki edemiyoruz, derenin dibindeki bir taş parçasını görüp uzanmak ama yetişememek gibi. Böyle zamanlarda (ne diyeyim işte biliyorsunuz hepiniz), iç sıkıntısını gidermek için mutfağa girse dahi insan, yapıp ettiğini sözcüklere dönüştürmeye mecal bulamayabiliyor. Bulsa da anlamsız geliyor şunu yaptım bunu ettim demek. Canlar giderken, insanlar çaresizlik içinde kıvranırken sizin mutfağınızdan çıkan bir yiyeceği sermeniz tezgâha, ayıp gibi geliyor. Ne önemi var ki? Yok gerçekten, hiç bir önemi yok. Ama bu işin sonu da yok. Bazen çıldıracak gibi oluyorsunuz, çığlık atmak istiyorsunuz. Patlıyor öfkeniz. Sonra dönüp bakıyorsunuz. Belki de günlük akışa dönmek gerek. Belki yapmamız gereken tek şey kabulleniş. Belki ihtiyaç duyduğumuz şey çıldırmamızı engelleyecek bir tatlı. Ne diyorum ben? Ne diyorum sahi. Saçma her şey. Hepsi saçma. Gerçek olan tek şey var, o da yaşam. Yaşamı da bir nefes alış verişine indirgeyebilsem, sadece ondan sorumlu olsam her şey düzelecekmiş gibi geliyor. Size de öyle geliyor mu bazen? Hırslanıyorum yine de. Hırsımı mutfaktan çıkarıyorum. Gerçeğini yapsam biliyorum ki çok yağlı gelecek, çok ağır gelecek. Oysa ben browni yemeyi seviyorum kahvenin yanında. Öyleyse çakmasını denemek bir çözüm olabilir. David Lebowitz'in şu linkteki tarifini seviyorum aslında. Onun üzerinden yeni bir tarif yaratabilirim. Şeker yerine yarım bardaktan az keçiboynuzu pekmezi, önerilen miktardaki tereyağ yerine bir tatlı kaşığı tereyağ ve bir kaç çorba kaşığı süt kaymağı ile denesem? Gerisi hemen hemen aynı. Sadece "cheesecake browni" yapmayacağım için sondaki malzemeleri kullanmayacağım. İki köy yumurtası, yarım bardak (70 gr) tam un, 1 çorba kaşığı kakao, yarım bardaktan az pekmez, bir tutam tuz, bir çay kaşığı kadar vanilya ekstresi, bir tatlı kaşığı Ortadoğu mutfaklarında çokça kullanılan narenciye çiçeği suyu, dediğim miktarda yağ ve kaymakta eritilmiş 200 gr bitter çikolata (kuvertür çikolatası) ile hazırladığım hamuru yağlı kağıt yaydığım kare borcama döküp üzerini düzeltip doğru fırına. Bazı günler Absürdistan'ın gündeminden uzaklaşıp kendi gündemini yaratabilmek de güzel. Bu gündem bir hafta boyunca kahve yanında yiyeceğin çakma browninin yaratılmasından ibaret olabilir. Olsun. Ölesiye çığlık atmaktan iyidir.
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
No comments:
Post a Comment